Bir Filozofun Gözünden: Haldun Taner Kimdir, Eserleri Nelerdir? Bir filozof için insan, hem kendini anlatan hem de kendi anlamını arayan bir varlıktır. Dil, bu arayışın en soylu aracıdır. Türk edebiyatında bu dili hem ahlaki hem de estetik bir bilinçle kullanan nadir isimlerden biri, hiç kuşkusuz Haldun Taner’dir. Onun eserlerine yalnızca birer öykü ya da oyun olarak değil, insanın varoluşuna yöneltilmiş birer ontolojik sorgulama olarak bakmak gerekir. Peki, Haldun Taner kimdir ve eserleri bize nasıl bir varlık, bilgi ve etik dünyası sunar? Haldun Taner’in Yaşamı: Bilincin ve Vicdanın Yazarı Haldun Taner, 1915 yılında İstanbul’da doğmuş, Cumhuriyet’in ilk kuşak aydınları arasında yer…
6 YorumSevimli Bilgi Durağı Yazılar
Serum Nedir Ne İşe Yarar? Geleceğin Sağlık Devriminde Küçük Bir Şişenin Büyük Rolü Bazı kavramlar vardır ki bugün sıradan görünür ama yarının dünyasında devrim niteliğinde sonuçlara yol açabilir. “Serum” da tam olarak böyle bir kavram. Şu anda hastanelerde, kliniklerde ya da evde tedavi süreçlerinde gördüğümüz bu saydam sıvılar, geleceğin sağlık ekosisteminde belki de en kritik oyunculardan biri olacak. Gelin, bugünün temel bilgisinden yola çıkarak yarının dünyasında serumu nelerin beklediğini birlikte düşünelim. Serumun Temelleri: Vücudun Denge Noktası En basit tanımıyla serum, damar yoluyla vücuda verilen sıvı çözeltilerdir. İçeriğinde genellikle su, elektrolitler, vitaminler, mineraller ve ilaçlar bulunur. Amaç, vücudun kaybettiği sıvıyı ve…
8 YorumEn İyi Güneş Yağı Hangisi? İktidar, Beden ve Tüketim Üzerine Siyaset Bilimsel Bir Okuma Bir siyaset bilimci için “en iyi güneş yağı hangisi?” sorusu, basit bir tüketici tercihi gibi görünse de, aslında modern iktidarın bedene nasıl nüfuz ettiğini gösteren ince bir laboratuvardır. Güneş yağları, yalnızca cildi koruyan kozmetik ürünler değil; devlet, piyasa ve birey arasındaki güç ilişkilerinin mikroskobik bir izdüşümüdür. Michel Foucault’nun “biyopolitika” kavramıyla ifade ettiği gibi, bedenin korunması, gözetimi ve üretken kılınması artık bir iktidar tekniğidir. Güneş yağı, bu anlamda hem koruyucu hem denetleyici bir araçtır: hem “kendine iyi bak” diyen neoliberal özneye seslenir hem de onun davranışlarını piyasa…
Yorum BırakÖğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Bir Merak Sorusu: “Dana Sote Etin Neresi?” Öğrenmek, insanın dünyayla kurduğu en canlı bağdır. Her yeni bilgi, bakış açımızı genişletir, düşünme biçimimizi dönüştürür ve hayatımıza anlam katar. Eğitimciler için her merak, öğrenmenin başlangıç noktasıdır. “Dana sote etin neresi?” gibi basit görünen bir soru bile, öğrenmenin doğası üzerine düşündüğümüzde derin bir pedagojik anlam taşır. Çünkü her bilgi, tıpkı dana sote gibi, küçük parçaların bir araya gelmesiyle bütün bir anlayışa dönüşür. Bu yazıda, bir mutfak sorusunun ötesine geçip, öğrenmenin nasıl işlendiğini, bilgiyi nasıl parçalayıp yeniden yapılandırdığımızı ve bireysel gelişim ile toplumsal bilinç arasındaki bağı eğitimsel bir gözle ele…
8 YorumKapris Hangi Dilde? Kökeni, Günümüzdeki Yansımaları ve Geleceğe Dair Sürpriz İpuçları Bir kelimenin peşine düşmeyi sever misiniz? Ben severim. “Kapris”i duyunca aklıma sadece anlık istekler değil, dillerin yüzyıllar süren yolculuğu, kültürlerin birbirine karışması ve insan davranışlarının ince kıvrımları geliyor. Bugün “Kapris hangi dilde?” sorusunu birlikte kurcalayalım; köklerine inelim, bugünkü anlam katmanlarına bakalım, yarına dair ufuk açıcı tahminler kuralım. Kısa cevap: Türkçedeki “kapris”, Fransızca “caprice”ten gelir; izleri İtalyanca “capriccio”ya kadar uzanır. “Kapris Hangi Dilde?” Kısa ve Net Yanıt Türkçedeki “kapris” bir alıntı sözcüktür; Fransızca “caprice”ten dilimize geçmiştir. Fransızcadaki biçim, İtalyanca “capriccio”nun yakın akrabasıdır. Bugün İngilizce “caprice”, İspanyolca “capricho”, İtalyanca “capriccio” ve…
Yorum BırakKelimenin Adaleti: Çocuk Mahkemesi Kaç Yaş? Kelime, insanın en kadim sığınağıdır. Bir cümle bazen bir çocuğun dünyasını aydınlatır, bazen de onu susturur. Edebiyat bize hep şunu öğretmiştir: sözcükler yalnızca anlatmaz, aynı zamanda adaletin de sesidir. Çocuk mahkemesi kavramı, bu yönüyle yalnızca hukuki bir terim değil, aynı zamanda bir vicdanın edebi yankısı gibidir. Çünkü çocuk adaletini anlamak, insanın içindeki çocuğu yeniden duymakla mümkündür. Bir Hikâyenin Başlangıcı: Adaletin Yaşı Kaçtır? Bir Dostoyevski romanında, suçun ardında hep derin bir insanlık arayışı vardır. Suç işleyen çocuk karakterler de bu arayışın bir parçasıdır — bazen yoksulluk, bazen sevgisizlik, bazen de toplumun unutkanlığı onları bu noktaya…
Yorum BırakKan Pulcukları Neden Artar? Bir Hikâyenin İçinde Saklı Cevaplar Bir Sohbetle Başlayan Yolculuk Bazı konular vardır ki, onları anlamak için kitaplardan çok insanların hikâyelerine kulak vermek gerekir. Bugün sizlere bir laboratuvar raporunun ötesine geçen, insanın bedeniyle olduğu kadar kalbiyle de ilgili bir meseleden bahsedeceğim: kan pulcuklarının artışı, yani trombositoz. Ama bunu kuru bir tıbbi bilgi gibi değil, bir hikâye üzerinden anlatmak istiyorum. Çünkü bazen bir hikâye, bir tabloyu bin kelimeden daha iyi açıklar. — Ali ve Elif’in Yolculuğu Ali, kırklarında bir mühendis. Hayatta her zaman çözüm odaklı olmuş, sorun gördüğü yerde strateji kurup çözüm üretmiş biri. Elif ise bir psikolog.…
Yorum BırakSendika grev kararı alırsa ne olur? Tarihsel kökler, güncel süreçler ve akademik tartışmalar Grev kararı neyi tetikler? Grev kararı, sendikanın üyeleri adına işverene karşı pazarlık gücünü artıran örgütlü bir baskı aracını devreye sokmasıdır. Karar açıklandığı anda üç eksende sonuç doğurur: hukuki süreçler (bildirim, oylama, yasal sınırlamalar), işletme içi süreçler (üretim planı, tedarik zinciri, müşteri taahhütleri) ve toplumsal-siyasal etkiler (kamuoyu, politika yapıcılar, düzenleyiciler). Uluslararası düzeyde grev hakkının meşruiyeti, ILO’nun 87 No’lu Sözleşmesi ve bunun yorumu etrafında şekillenir; bu çerçevenin güncelde Uluslararası Adalet Divanı’ndan görüş talebiyle daha da netleştirilmesi beklenmektedir. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Tarihsel arka plan: Sanayi devriminden kurumsal müzakereye Sanayileşmeyle birlikte işgücünün yoğunlaşması,…
Yorum BırakBir Ekonomistin Penceresinden “Memleket”in Anlamı Ekonominin en temel kavramlarından biri kıtlık ilkesidir: Kaynaklar sınırlıdır, ama insan ihtiyaçları sonsuz. Bu nedenle her seçim, diğer bir seçimi dışlar. Bu durum sadece piyasada alınan kararlar için değil, kelimelerin yaşadığı anlam dünyasında da geçerlidir. Bir ekonomist için “memleket” kelimesi, sadece bir toprak parçasını değil, aynı zamanda aidiyetin, üretimin ve tüketimin kesiştiği bir değeri temsil eder. Ancak bu noktada ilginç bir soru ortaya çıkar: “Memleket” Türkçe bir kelime midir, yoksa ekonomik ve kültürel etkileşimlerin ürünü mü? Memleketin Kökeni: Dilden Ekonomiye “Memleket” kelimesi Arapça mamlakat kökünden gelir ve “yönetilen yer, ülke” anlamını taşır. Türkçede ise zamanla…
Yorum BırakKiracı Yatak Odasını Göstermek Zorunda mı? Mahremiyet, Mülkiyet ve Hukukun Kesişim Noktası Günlük yaşamın sıradan bir sorusu gibi görünen “Kiracı yatak odasını göstermek zorunda mı?” meselesi, aslında modern toplumlarda mülkiyet hakkı ile mahremiyet hakkı arasındaki en hassas sınırı temsil eder. Tarihsel olarak ev sahipliği, güç ve otoritenin sembolü olurken; kiracılık, bireysel özgürlük ve barınma hakkı arasında sıkışmış bir konumda yer almıştır. Bu nedenle, bir kiracının evinde hangi alanları göstermek zorunda olduğu sadece hukuki değil, aynı zamanda etik, sosyolojik ve tarihsel bir tartışma konusudur. Tarihsel Arka Plan: Ev Sahibi ve Kiracı İlişkilerinin Dönüşümü Kiracılık kavramı, sanayi devriminden sonra kentleşmeyle birlikte ortaya…
Yorum Bırak